25 Ağustos 2010 Çarşamba

EMOK 2010 - Fırtına ve Biz...

EMOK 2010 / 03-04 Temmuz 2010

Gittik, Gezdik, Gördük, Eğlendik, Geldik ama iş festivalin ve gezinin raporuna gelince yazmadık, tembellik ettik. Gecikmişte olsa birkaç fotoğraf ile EMOK 2010 festivali ziyaretimizi dilim döndüğünce yazacağım.

Cumartesi iş yoğunluğundan dolayı yola çıkabilmemiz öğlen 12 yi geçti. Cuma akşamından Fırtına'nın çantaları, Çadır vesaire eşim tarafından itinayla hazırlandığından yola çıkmamızda kolay oldu tabiki. Fırtınanın yola çıkmadan önce kuşbakışı görüntüsü :




İzleyeceğimiz rota, Antalya - Burdur - Dinar - Çivril - Sivaslı - Uşak - Simav - Gölcük Yaylası
Öğle vakti yola çıktığımız için sıcak bizi epey yoruyor, özellikle Antalya'dan çıkana kadar epey ter atıyoruz.
Eşim bu arada sürekli fotoğraf çekiyor arkada. Yoldan kareler.

Burdur'da zar zor yemek yiyebileceğimiz bir pizzacı buluyor ve karnımızı doyurup serinliyoruz.
Dinar - Çivril arası harika manzaralar var.

Dönüşte bu güzelliklere daha fazla vakit ayıracağız. Şu anda ilk hedef Gölcük yaylası, Zaten geç çıkabildiğimiz için amaç hava kararmadan yaylada çadırımızı kurmuş ve yerleşmiş olmak.
Uşak'a girip İzmir istikametine doğru 18km devam ediyoryuz ve organize sanayii nin dibinden sağa doğru giren yoldan Kütahyaya devam ediyoruz. Yol felaket durumda. Asfalt birdenbire mıcıra dönüşüyor ve kot farkı ciddi anlamda yüksek. Simav a yaklaştıkça etrafımızda ki motosiklet sayısıda artıyor ve buda bizi mutlu ediyor. Simav a varmadan yolun yaklaşık 6-8 km lik bir kısmı ciddi anlamda off-road tecrübesi gerektirecek şekilde. Bozuk demek istemiyorum çünkü bozuk çok nazik kalacak orası için. Yumruk büyüklüğünde keskin taşlar, kum vesaire derken geçiyoruz toz içinde orayı. Karşımızdan gelen araçlarınhızlı oldukları için bize savurduğu taşlardan da nasibimizi alıyoruz.
Simav'ı geçip Gölcük yaylasına, Festival merkezine doğru devam ediyoruz.

Simav'dan Gölcük yaylasına çıkan yol enfes virajlarla dolu. Zevkli bir çıkış oldu ve sonunda Festival alanı girişindeyiz.

Kayıt işlemlerimizi hallediyor ve Cuma akşamından Festival alanına gelmiş olan dostum Emre'yi arıyoruz.
Buluşup çadır kurmaya girişiyoruz. Uzun zamandır çadır kurmamışım. Emre bana yol gösteriyor.
Emre bende pompa var, hem elektrikli hem elektriksiz diyince Şişme yatağın pompasını yanıma almıyorum, sonra ondaki uçlar bendeki yatağa küçük geliyor. Koca yatak Emre bu sefer "çekil kardeşim ben sanatçı adamım bende şöyle diyafram var böyle diyafram var" diyerek girişiyor yatağa, şaka gibi bayada şişiriyor. Sonrasında ben devreye giriyor ve pompanın küçük gelen uç kısmına Browni abbalajı ve bant ile kalınlaştırıyorum. Sonuç harika yatağı şişiriyoruz bir güzel.

Eşofmanları giyip önce yemek yiyor ve sonrasında Erkin Koray konserini izliyoruz. Erkin baba büyüksün.
Biz.


Erkin baba,

Konser sonrası yatıp bol oksijenli bir uyku çekiyoruz. Ertesi sabah kahvaltı öncesi bir fotoğraf.

Gözlemelerimizi sipariş ediyor, Emre'de bulunan kahvaltılık domates,biber,salatalık ve demlediği harika çay eşliğinde kahvaltımızı ediyoruz. Bu arada bir gün önce farelerden kaçıp bize çadır komşusu gelen CBF150 ye Scania kamyon muamelesi yapan Ankara'lı iki arkadaşımız bize Çay ikram ediyorlar, hemde toprak çaydanlıkta. Şimdi anlamışsınızdır sanırım neden Cbf 150 yi kamyona benzettiğimi. Adamlar toprak çaydanlıktan, küçük tüpe, dürbünden daha sayamayacağım bir dünya şey yüklemişler motosikletlerine.
Kahvaltı sonrası eş dost arkadaşları görüp selamlaşıp özlem giderme ve toparlanmaya başlıyoruz. Öncelikle fizik kurallarına karşı gelen Emre nin küheylana bir el atmamız gerekiyor. Bayıra karşı orta ayak açan bu dahi arkadaşımızı bir kez daha buradan tebrik ediyorum.

Festival alanında bizim bulunduğumuz bölümde değil ama aşağı kısımlarda fena halde fare vardı. Fırtınayı döndürmek için aşağıda sürerken başlarını topraktan çıkarıp benim geldiğimi görünce kaçmaları beni hala güldürüyor.
Toplandıktan sonra arkadaşlarla vedalaşılıp gölün etrafını dolaşan toprak yoldan birer hatıra fotoğrafı çektiriyor ve dönüşe geçiyoruz.





Biz ve Fırtına


Görüşmek üzere Gölcük yaylası, yine geleceğiz ve bir daha ki sefere daha fazla kalacağız...


Harika virajlar ile inişe geçiyor, Simav'da benzinlerimizi alıyor ve devam ediyoruz. Hava sıcak, bizim hiç alışık olmadığımız kuru sıcak ve yakıyor.



Simav - Uşak arası yol çok kalabalıktı.

Biz.

Sıcaktan bunaldığımız için gelirken vakit ayıramadığımız Çivril öncesi güzelliklerde duruyor ve çaylarımızı içip serinliyoruz.



Fotoğrafçılık dersleri : POLARİZE FİLTRE NE İŞE YARAR :))))
Soldaki kısım benim polarize güneş gözlüğü ile sağda ki ise filtresiz.


Biz çaylarımızı içerken Antalya'dan festivale gelmiş olan ve dönen arkadaşlarımız da geliyor.
Sohbet muhabbet Çaylar ve serinleme faslından sonra çıkıyoruz yola.
Güzel bir sürüşten sonra Çivril- Dinar - Burdur ve Antalya'ya varıp Emreler ile vedalaşıyoruz.

Yoldan kareler.



EMOK 2010 gibi güzel bir organizasyon düzenledikleri için Enduro Motosiklet Klübüne teşekkür ederiz.

Fırtına ve Biz.

1 yorum: